İnsan sesi, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biridir. İnsan vücudunun en geç anlaşılan ve hala mikro fizyolojisi konusunda pek çok karanlık nokta olan ses organı, gırtlak değil, tüm ses sistemidir. Biraz daha açarsak, insan sesi sanıldığı gibi yalnızca gırtlaktan çıkmaz: Tüm vücudun mükemmel bir uyum içinde çalışması sonucu oluşur. Ses sistemi, birincil olarak akciğerler – gırtlak – ses yolunun oluşturduğu temel ses düzeneğidir. İkincil ses sistemi ise tüm bedenimiz ve ruh halimizdir.
Ses,hareket eden bir enerji şeklidir.İnsan sesinin kaynağı, akciğerlerde sıkıştırılan havanın sahip olduğu potansiyel enerjidir. Basınçlı havanın ses tellerinin arasından geçerken dalgalanmasıyla ses dalgalarına dönüşüm gerçekleşmiş olur. Ancak bu ‘ham ses’, bir cızırtıya benzer. Ham sesin boğaz, ağız ve burun boşluklarında şekillendirilmesiyle her insanın kendisine ait olan ve parmak izi kadar özgün olan ses tonu ortaya çıkar. Kulağımıza gelen sesin macerası bununla da bitmez. Çıkan özgün sesin dil, damak ve dişlerin yardımıyla konuşmaya dönüştürülmesi, anlamlandırılması gereklidir.
Şimdi ses sistemini daha yakından tanıyalım:
Güç Kaynağı
Ses enerjisinin kaynağı, jeneratörü, motor gücü; akciğerler, göğüs kafesi, sırt-göğüs-karın kaslarından oluşur. (Diyafram kası, nefes almaya yarayan bir kastır. Ses ise nefes verirken oluşur. Diyafram ise nefes verirken gevşer. Sese etkisi, kontrollü güç kullanımı şeklindedir.) Akciğerlere ağız ve burundan alınan hava, etrafını saran karın göğüs – sırt kaslarının kasılmasıyla sıkıştırılarak basınçlı hale getirilir. İşte bu sıkıştırma işlemi sırasında çalışan iki farklı kas sistemi, sağlıklı ve sanatsal ses oluşumunun temelini oluşturur.
Birinci sistem, boyun – omuz – sırt – göğüs-üst karın kaslarından oluşur. Bu kasların çalışması, temelde göğüs kafesini enlemesine daraltır ve atmosfer basıncını geçen akciğer havası çıkış yeri olan gırtlağa doğru iletir.
İkinci sistem, diyafram solunumu olarak bilinen kas düzeneğidir. Bel, alt karın kasları ve alt – yan göğüs kaslarından oluşur. Bu sistemin temeli, göğüs kafesinin enine doğru nispeten sabit kalıp karın boşluğuna doğru genişleyip daralmasıdır. Yani nefes alıp verme sırasında diyafram kasının vektörü kullanılır. Bu sayede boyun ve dış gırtlak kasları ses tellerini ‘rahat bırakır’ ve doğal ses oluşumuna zemin hazırlanmış olur.
Ses Kutusu: Gırtlak
Gırtlağımızın temel görevi enerjinin şeklini değiştirmektir. Yani hava basıncı enerjisi, bir transformatör gibi çalışan gırtlakta ses enerjisine dönüşür. Ses tellerinin arasından geçen hava dalgalanır ve vibrasyon kazanarak yoluna devam eder. Ses tellerinden ses oluşumu bir gitar telinin titreşiminden ziyade, saniyede 100’ün üzerinde hızla alkışlamaya benzetilebilir.
Akciğerlerde karın göğüs ve sırt kaslarının kasılmasıyla potansiyel enerji kazanan basınçlı hava, ses tellerinin altında birikir.( Şunu belirtmeliyiz ki aslında ses teli yanlış bir isimlendirmedir.Doğrusu ‘ses kıvrımı’ olmalıdır, çünkü gırtlağın ses çıkaran glottis bölgesi özellikli bir kıvrım yapısına sahiptir.Ancak zaten karmaşık olan konuyu daha çok karıştırmamak için ses kıvrımı yerine ses teli isimlendirmesi kullanılacaktır) Arası dar olan ses tellerinin açılmasıyla,bu dar aralıktan geçerken hızlanır ve uçak kanadının uçma prensibinde olduğu gibi vakum etkisi oluşturarak ses tellerini örten örtüyü ortaya doğru çekerek kapanmaya zorlar (Bu durum Bernoulli prensibine benzetilebilir) ancak ses tellerinin altında devam eden basınçlı hava tekrar zorlayınca ses telleri tekrar açılır. Yukarıda anlatılanlar saniyenin yüzde biri kadar sürede olur ve tekrarlar.Yani ses tellerinin saniyede yaklaşık yüz kere ritmik olarak açılıp kapanması havaya basıncın aralıklı olarak verilmesine sebep olur.Böylece geniş olan nefes borusundan gelip, dar olan ses tellerinin arasından geçerken hava akımının ritmik dalgalar haline dönüşmesi (Enerjinin transformasyonu) ve oluşan bu yeni enerjinin ses yolunda rötuşlanması (Yayılımın modifikasyonu) ile insan sesi oluşur.
Ses tellerinin incelmesi, gerginleşmesi ve hava basıncının artışı sesin tizleşmesine sebep olur. Bu kontrol beyinde organize edilir. Ses tellerinin sese olan etkisi (Dolayısıyla kontrol edilebilir parametreleri) temel frekans ve gürlüğüdür. Temel frekans, ses tellerinin mekanik özelliklerine (gerilmesi, uzayıp kısalması, incelip kalınlaşması) ve akciğerlerden iletilen hava basıncına bağlı olarak değişir. Ses telleri arasından geçerek sesi oluşturan hava akımının hızı arttıkça ses tellerinin titreşim sayısı, yani sesin tizliği artar. (Burada şan sanatı için önemli bir nokta vardır. Şancı, sesinin gürlüğünü yükseltmek için hava akımını artırdığı zaman tekniğini kullanarak ses perdesinin değişimini engellemelidir.)
Ses Yolu
Gırtlak seviyesinde oluşan ham ses bir cızırtıya benzer; boğaz ağız ve burun boşluklarında şekillendirilir. Bu durum, tıpkı bir çamurun şekillendirilerek heykele dönüşmesi gibidir.